25 Nisan 2008

Bilmemek ayıp değilmiş...

Hiçbirşey bilmiyorum. Bildiğimi sandıklarımdan da emin değilim. Onlar hayatın döngüsünde her an genleşirler ve her tanım aslında kendi içinde minik parçalara bölünmüş olabilir.. Kaçını bilebilirim ki...
*
Bazen madalyonun bir yüzünü görmeye eğilimim var.. Hepimiz gibi.... Ben "bu böyle" dediğim herşeyin tam orta noktasına o kadar gömülmüşken, ancak karşımdaki biri bana diğer taraftan haber verince yada aynalık yapınca odağımı değiştirebiliyorum.. Bazen değiştiremiyorum da... O noktaya kilitli kalıyor gözlerim...Yok o madalyonun öbür yüzü...Odaklanmışım..
*
Bilmiyorum.. Biliyorum dediğim herşeyin bazen hayatımı güvene almak için koyduğum tanımlar dizisi olduğunu biliyorum ama... Ve onlara o kadar bağlanıyorum ki.. Bağlandığımın yanlış olduğunu düşündüren herşeye öfke duyabiliyor, direnç gösterebiliyor ve korkuyorum aslında.. Çünkü; tanımsız olmaktan korkuyorum.. Tanımsız olmak insanın güvendiği herşeyi elinden alır sanıyorum..
*
Her ortamda da rahat konuşamıyorum artık.. Konuştuğum şeylerin bildiklerim sandıklarım olduğunu bildiğimden.. Çünkü onlar değişiyor.. Onlar bana göre de değişebilir-karşımdakine göre de... Dinleyebiliyorum ama dinlerken de anlatılan madalyonların öbür yüzlerine bakıyor oluyorum... Karşımdakinin madalyonunda gördüğüm şeyi anlatmaya da hak bulmuyorum kendimde... Kendi baktığım perspektifte takılı kaldığım madalyonların da sadece bir yüzü var çünkü benim için de.. Ben kendi madalyonlarımın bir yüzüne takılmadan her yüzü ile değerlendiremezken daha, karşımdakinin madalyonunun bir yüzüne takılıp kalmasına ne diyebilirim ki...
*
En güzel öğretilerim –bana öğretilmeye çalışmadan aldıklarımdır.. Birşey öğretmek için, onu uyguluyor olmak gerekiyor... Onu uyguluyor olmak zaten iyi bir örnek olduğunuzu gösteriyor öğretmek çabası olmadan... Ben hiçbirşey öğretemem bunu biliyorum. Bilgisizliğimin iyi bir uygulayıcısı olup, ancak kendime öğrenebilirim en başta... Her öğrendiğimle bilmemeyi öğreniyorum artık.... Bilmek yanıltıcı.... Yanıltıcı olan “öğretirken öğrenende” de oluyor... “Kimse kimseden üstün değildir” ve “Kimsenin enerjisi senden düşük değil” gibi cümleler diyor aklım... Ne doğru... Peki bunun olduğu bir yerde öğretmenin olması ise saçma değil mi?...
*
Bir metal düşünce gücüyle eğilebiliyor, içtiğimiz su içinde bilgi taşıyabiliyor, dünyayı uzaylılar istila edecek diye korkarken insanlar, yaşadıkları uzay parçasında kendilerinin uzaylı olduğunu da bilmezken bir de... Ne biliyoruz ki biz... Hiçbirşey bilmiyoruz...
*
Bilmemek zor bir süreç... Ben bu süreçin eşiğinden geçiyorum. Çünkü ne çok şey varmış aslında... “Bildiğim”körü körüne... Sosyal hayatta-yaşamında hep bu bildiklerine göre çercevelermiş insan hayatı, her kendine karşıt bir halde, zihin hayretlere düşermiş.. Ben herşeye “olur”um artık.. Olabilir benim cevabım... Hayret edemeyerek başlatıyor kendini bu süreç.... Değişime –kendinden başka onaylamadığın her düşünceye dirençten değil mi ki hayretin nedeni.... Evet kabul ediyorum. Herşey olabilir.. Herşey...Çünkü bilmiyorum...
*
Bildiğim herşeyi çöpe atıyorum. İçsel temizlemem böyle vuku buluyor.. Kim neyi bildiğini savunuyorsa da, çekiyorum kendimi içerime.... Kim "ben buyum" diyorsa, uygulayabilse o olmazdı diye düşünüyor içim bir yandan....
*
En büyük cahillik biliyorum diyen de aslında... Bildiklerim bu kadar.. Boşalttıklarım yerine hava giriyor artık... Esiyor püfür püfür... Cereyandayım... Bilmemek gerçekten özgürlükmüş..... Bilmemek –yeni öğreneceklerin için yer açmak değilmiş kesinlikle.. Hep cereyanda kalmakmış..
*
Egolarımız bırakın bildiklerini sansınlar, egolarımız susmasını da bilecek elbet... Neye ahkam kesiyorsak, en büyük cahilliğimizle yüzyüzeyiz... Neye “hayır” diye karşı çıkıyorsak kendimize dair, “evet” vardır onun içinde... Neye biliyorum dersek, bilgisizliktir madalyonun öbür yüzü.. Ve nereyi boşaltırsanız, aslında orası doludur da...
*
Yine de bana bilmediğimi gösterdikleri için teşekkür edeceğim bir çok insan var hayatımda... Onlara da burada teşekkür ediyorum, farkına varmadan dokundukları için yüreğime ve kendi bilgisizliğimde bana iyi örnekler oldukları için...Teşekkürler..
*
Brajeshwari Devi Dasi
24.04.2008
*
"..ve şunu da eklemek istiyorum..Yazı yazmayı, düşüncelerimi yazarak doğru ifade etmeyi beceremiyor ve genelde imlaları da doğru kullanmayı da bilmiyorum..."
**
*

3 yorum:

Nilambara dedi ki...

Sevgili Brajeshwari, her satırına yürekten katılarak ve takdir ederek okudum... çoğu cümleyi "bold" yapmak isterdim elimde olsa, hatta büyük harflerle yazmak... :)

"değişimin" anahtar cümlesini çok güzel ifade ediyorsun, evet bence de "Hayret edemeyerek başlatıyor kendini bu süreç...."

kendi yolunda, gücün elinde harika adımlar atıyor harika izler bırakıyorsun...
içten sevgimle...

berrin dedi ki...

burcu cum
bu hayatta
hiçbirşey bilmediğimi bilen biri olarak
keyifle okudum ...

beenmaya dedi ki...

hepimiz adına yürümüşsün kendi içinde sanki...izlerin kaldı içimde şimdi...